Seçim sistemi ve siyasal partiler

Seçim sistemi ve siyasal partiler

Öncelikle herkesin kullandığı oy elbette ki sadece kendisini ilgilendirir. Oy tercihi bana göre kişinin dinsel tercihi gibi kutsaldır. Bununla birlikte bu konuda yapılan tercih ne o siyasi partinin doğru bir tercih olduğuna işaret eder, ne de farklı tercihlerde bulunan seçmenlerin koyun olduğuna. Öyle olsaydı 1982 darbe anayasasına halkın %92 ile evet demesinin de doğru tercih olduğunu savunmak gerekirdi. Başka bir deyişle genel kural olarak çoğunluğun borusunun öteceği aşikardır, ancak çoğunluk her zaman haklı değildir.  O halde savunulması gereken nedir? Bana göre üzerinde durulması gereken, halkın cahil bırakılmamasıdır. Halkın sadaka kültürüne mahkum edilmemesidir. Halkın din üzerinden, mezhepler üzerinden, etnik kimlikler üzerinden siyaset yapanlara itibar etmelerine fırsat vermeyecek ilkeli ve çağdaş bakış açısına kavuşturulmasıdır. Halka, kutuplaşmaya çanak tutanlara sıcak bakmamalarını sağlayacak dayanışma ve birliktelik bilincinin aşılanmasıdır. Siyasal parti yapılanmalarının ön seçime ve tabana dayalı olarak sağlanmasıdır. Siyasal partilerin çıkar örgütleri olmasının önüne geçilmesidir. Halkın magazin kültürü, sulu yarışma kültürü, ağdalı dizi kültürü, tantanadan ibaret  gürültülü müzik kültüründen bir an önce kurtarılarak;  çağdaş sanatların, edebiyatın, resim, “heykel” gibi güzel sanatların, tiyatronun özendirilmesidir, aşılanmasıdır. Demem o ki günümüz Türkiye’sinde ne yazık ki siyasi partiler eşit koşullarda rekabet etmemektedir yukarıda saymaya çalıştığım nedenlerden ötürü. Demokrasinin adı vardır, esamesi okunmamaktadır. Özlenen demokratik, çağdaş olgunluğa, fırsatların eşit olduğu siyasal seçimlere bir an önce kavuşabilmek umuduyla. Umut fakirin ekmeği. Ye babam ye. 
Ne güzel söylemiş Tevfik Fikret “Müsademe-i efkardan Barika-i hakikat doğar” diye.